Koşmaya 2009’da başladım. İlk koşmaya başladığımda, koşu ayakkabısı koşu açısından ne kadar önemlidir diye bir fikrim bile yoktu. Her zaman spor yaptığım, ayağım neyle rahatsa o ayakkabı ile koşmak bence tamamdı. İlk 4km koşumu hangi ayakkabımla koştum, markası neydi hatırlamıyorum dahi.
Koşmayla ilişkim ciddiye binince, nişanlılık dönemimizi ASICS marka koşu ayakkabılarıyla koşarak geçirdim. ilk 10km, ilk 15km, ilk yarı maraton (21km) ve ilk maratonumu, Venedik’de 2012’de, yine ASICS ayakkabılarla koştum. Rahattım. Tırnak morarmaları dışında -ki uzun mesafe koşmaya başlayanlar için normal- hiçbir sorun yaşamadım. O zamanlar, koşu ayakkabısı alırken, bugünkü gibi teknoloji, bilim, bilgi, tecrübe ve merak da yoktu.
Hatta ilk Likya Yolu 6G’yi, patikada koşmak yolda koşmaktan nasıl farklıdır hiç bilmeden koşmaya gittiğim için yolda koştuğum aynı ASICS’lerle koştum. Zemine, ortama, koşullara uygun farklı tür koşu ayakkabıları olabileceğini, duruma ve hırsa göre farklı modellerin devreye girebileceğini de yine Likya Yolu Ultra Maratonu‘na gidince öğrendim.
Sonra koşuyla evlendim. Hayat arkadaşı olduk. Deliler gibi okur, sorar araştırır oldum. Binlerce koşan arkadaşım oldu. Her biri çok bilgili, çoğu da benden tecrübeliydi o zamanlar. Her markayı, modeli tartışacak, tartacak ortamım da oldu. Ben de koşu ayakkabısı hakkında konuşacak kadar deneyimli olmaya başladım. Ekim 2012’den beri de fotoğraflarda gördüğünüz, “Luna Sandals” denen sandaletlerle koşuyorum.
Nedir bu Luna Sandaletler?
Koşarken:
“Yazık kadının ayakkabısı yok parmak arası terlikle koşuyor” diyeni de duydum; yanıma gelip “sizin koşu ayakkabısı alacak imkanınız yok mu?” diyeni de. “Terlikle burada koşarsan düşüp ölürsün” noktasında abartılı şeyler de duydum. Hala duyuyorum. Bir kere ülkemizdeki uluslararası boyutta bir yarışa neredeyse “koşu ayakkabısı” ile koşmadığımdan kabul edilmeyecektim. Luna Sandaletler ile Dünya çapında koşulan tüm ultramaratonlardan belgeleri topladım, sundum, hakkımı aradım, buldum ve karar değiştirildi. Yarışı sandaletlerimle koştum. 11 yıl oluyor, beni hala kim nerede ayağımda sandaletlerimle koşarken görürse şok. Anlıyorum. Merak edip sormakta haklısınız. Türkiye’de bu sandaletlerle koşan ilk insanım. (Mağara tipiyim, doğru:)
Nasıl bir malzeme?
Luna Sandaletlerin tabanı doğal ve tüm ciddi koşu ayakkabılarının taban malzemesi ile aynı: Vibram. Sandaletlerimin üretiminde emek hırsızlığı, veya haksız işçilik yok. Çocuk işçi, vergiden, malzemeden kaçırma gibi benim için çok önemli hiç bir etik olmayan üretim evresi de yok. Ayaklarım her anlamda yere sağlam basıyor. Malzemede kimyasal da kullanılmadığı gibi tamamen çevre dostu, vegan bir ürün. Her türlü zemin ve hava koşuluna uygun. İster koş, ister yürü, ister dereden ister tepeden geç, ister plajda takıl. Gününü ayağındaki sandaletlerle yaşa. Bir kere alıştıktan sonra başka hiçbir şeye ihtiyacın olmuyor.
Ayağımı taşa çarpmıyor muyum, parmak arası yara olmuyor mu?
Hayır bunlar olmadı. Hayatta çıktığımız herhangi bir yolda, çok sabırsız ve tecrübesiz olduğumuzda, her şey yara yapar, insan düz yolda taşa da çarpar. Ayağımı henüz taşa çarpmadım. Çamur, kar, taşlı arazi, kum, çakıl, çarşak zemin, orman içi, dere yatağı, asfalt, suni zemin, beton.. aklınıza gelen her zeminde koştum, hala koşuyorum. Luna Sandaletlerle koşmak, bana zemini, zemindeki ısıyı anlamayı, duyarlılığımı da geliştirdi diyebilirim. Bir patikada koşarken karşıma deniz çıktığında, taşı çakılı veya ayağıma bi şey batar mı, kayıp düşer miyim düşünmeden yüzmeye de aynen devam ediyorum. Çok hızlı kuruyor. Ağırlaşmıyor.
Sadece spor salonlarında, ağırlık çalışılan ortamlarda mutlaka spor ayakkabılarımı giyiyorum. Ayağıma ağırlık düşme riskini almıyorum. Bir yarışta, önümde koşan ve baton kullanmada çok tecrübesi olmayan bir arkadaş, batonlarından birini ayağıma batırdı.. Neyse ki, şanslıydım önemli bir yaralanma olmadı. Yarışa devam ettim bitirdim. Sonrasında baton kullananları uyardım.
Zarar/Fayda
Lunalarla koşmak reklam kazancımı, sponsorluk alma şansımı etkiledi. Koşu malzemesi markaları benimle çalışmaya yanaşamadı. Bir marka Los Angeles maratonunu koşup yazmam için iyi bir teklifle geldi,
“Şort, tişört kılık kıyafet diğer malzemeler ok ama, hiç koşmadığım ayakkabıyla okur önüne reklam için çıkıp “mış” gibi yapmam; ve dahası bu bir maraton, 42km195mt, 6 saat reklam için ayaklarımı hırpalamak, sizce bana yazık değil mi?” dedim. Anlaşamadık.
Born To Run
Luna sandaletlerle ilk Christopher McDougall’ın yazdığı “Born To Run” kitabını okurken tanışmıştım. Kitabı bitirdim, Likya Yolu Ultra Maratonu’na gittim karşımda kitabın 25. Bölümü’nde anlatılan @barefoot_ted ayağında da Luna Sandaletler. 6 gün 140km o zor ve değişken arazide tıngır mıngır gitti yanımda. “Bu sandaletler tam benlik!” dedim. Havadar, özgür, rahat. Benim tırnaklarsa ayakkabı içinde perişan. Ted’in ayakları mis.
Alışma dönemi
Sandaletlerimi, yani benim koşu ayakkabılarımı, önce sadece evde ve sokakta giydim. Hatta duşa da sandaletlerimle girdim. Ayağımın alışması ve sandaletlerin ayağıma uyumlanması için. Sonra, 3km koşmaya gidip 500metresini sandaletlerimle koşup devamında ayakkabıma geçtim. Ayaklarımı, baldırlarımı yeniden yavaş yavaş güçlendirdim. Acelesiz. Bunca yıllık ayakkabı içinde kaslarını unutmuş bir ayağa geceden sabaha şok yaşatmak, sakatlık çağırmaktan başka bir şey değil. Acele karar verip 10km koşmaya çıkanların ağrıları olduğunu, kendilerini sakatladıklarını biliyordum. Ted’de sabırlı davranmamı söylemişti.
Sonra sırasıyla 10k, 15k, 21km yarı maraton, 42km195metre yol maratonu, 80km İznik Ultra, 50km Sapanca Ultra, Runfire Cappadocia 3 kere 120km (tuz gölü dahil), Cappadocia Ultra Trail (110km start aldım 87km’de yarışı bıraktım), Likya Yolu 6G 140km iki kere, ve 2016’da 256km Likya Yolu Ultra Maratonu Luna Sandaletlerimle koşarak bitirdim. 256km’ de ayağımda 2 ayrı yerde 2 su toplaması oldu. O zorlu mücadelede bu kadarlık “acı” hayli olağanüstü idi. Pedikürüm bozulmadı, manikürüm bozuldu. Ayaklarımı gören diğer koşucuların o sene kamp ateşinde ayakkabılarını yaktıklarını hatırlıyorum. Çok gülmüştük. Özetle, 2012’den bu yana tüm yarışlarımı da Luna Sandaletlerimle koşuyorum. 2022 57km 50 Yaş kadınlar 3. sü oldum, yine Lunalarımla.
Ayaklarım aslan kaplan pençesi kadar güçlendi. Burkulma tarihe karıştı. Burkulsa da o kadar etkilenmiyorum. Eskiden minicik bir sarsıntıda bileğim şişerdi. UTMB’nin OCC kategorisini koşarken 32.km’de bileğime yanımda koşan adam kayıp düştü, kötü incindi. Kırılmaması mucize, fakat doktor da “güçlü ayak ve ayak bileklerinin sayesinde kırığın yok” dedi. Ben de öyle inanıyorum.
Kış koşullarında ne oluyor?
Soğuk hava için özel patikleri ve çoraplar var. Kanada’da, Kuzey Amerika ve Soğuk Avrupa koşullarında karda kışta koşan da tanıyorum, çölde koşan da. Benim koştuğum gibi sandaletlerle UTMB bitiren de var. 2017 UTMB’nin OCC kategorisi yani Mont Blanc Dağı’nda Dünya Patika Koşusu Zirvesi Şampiyonası’nda, 56km (3500mt kazanımla 14,5saat limit ) Lunalarımla koştum. Raporu biraz uzun, linki burada: OCC 2017
2018 CCC’de 101km start aldım, 57.km’de zamana yakalandım, bitiremedim ama hep Lunalarımla koştum.
Değişim – Uyum – Sağlık – Amaç
Kendimizden farklı bir konuya geçişte beklentimiz çok. Değişim, dönüşüm zaman alıyor. Uyum sağlamak da. Ayaklarımız onlarca yıldır ayakkabı hapsinde. Bir bebek 11-12 ayda yürümeye başlıyor ve hemen ayakkabı içine sıkıştırılıyor. Ayaklarımız onlarca yıl boyunca o daracık, iş koşullarında giyilen yeri geldiğinde topuklu vs ayakkabı içinde güçsüzleşiyor, şekli bile bozuluyor. Ayaklarımız bizim tek taşıyıcı aracımız. Bizleri bir yerden diğerine, saatlerce, kaç kilo yükü olursa olsun taşımak için tasarlanmış en güçlü uzuvlarımız. Tank gibiler bir bakıma. Bedenimizde en fazla kemik sayısı ayaklarımızda. Her türlü zemine ayak uydurabilecek şekilde tasarlanmışlar. Eğer biz ayaklarımızın gücüne sadık kalır gelişmelerine izin verirsek, sakatlanmaları da o kadar zorlaşır. Eğer tercihiniz ve isteğiniz benim gibi minimal bir malzeme ile koşmaksa, önce bebek adımları gibi sabırla, sakinlikle güçlenip, hazır olunca ve güvenimiz tam olunca uzun koşmayı hatırlayalım. Amaç sağlıkla, keyifle ömrümüzü sporla uzatmak değil mi? Doğaya doğamıza dönmek ve hareketli geldiğimiz Dünya’dan hareket ederek gitmek değil mi?
Hareketsiz kalan can, çürür gider. Hareket insana hayat katar. Bu ülkenin hızlı bi şeyler yapmaktan önce sabırla uzun vadede uzun ömürlü kalıcı bi şeyler yapmayı öğrenmeyi istemesini dilerim. Koşuyla anlatmak istediğim de budur. Sabır azim dayanıklılık güç güven. İnsan önce dayanıklılığı öğrenir, dayanıklı olur, hız ondan sonra zaten gelir.
Bu sandaletleri nereden bulabilirim?
Online satın alınıyor. Bazı ülkelere gelişte gümrük vergisi çıkıyor. Dikkat. İncelemek için web sitesi: Luna Sandals
Influencer Tavsiyesi – Reklamlar – Önemli notlar
- Bana bakıp benim kullandığım modeli istemek; bana bakıp sandaletle koşmak, başkasına bakıp başkasının çok sevdiği o malzeme, o marka, o model en doğrusu diyerek almak ne kadar size uyuyor.
- Bana uyan marka ve malzeme size uymayabilir. Sporda rahat etmek ve kendi kişisel deneyiminize bakmak bütün tavsiyelerden kıymetli. İnsanın kendi deneyimleri en doğru yolu, markayı, malzemeyi bulduracaktır. Çünkü; en doğru koşu ayakkabısı ve malzemesi, sizin en rahat ettiğinizdir.
- Ben kendi yaşam tercih ve koşullarıma göre, koştuğum zemin ve ortamlara göre; ve yıllar içinde neyle daha rahat ettiğime göre seçiyorum sandaletlerimi.
- Size kim ne kadar ünlü ve başarılı olursa olsun, ne tavsiye ederse etsin, o tavsiyenin o kişiye özel tercihi olduğunu veya günün sonunda bir işbirliği olabileceğini hatırlamanızı dilerim.
- Nerelerde koşacaksanız, neye ihtiyacınız var? Size hiç uymayacak şeyleri sırf markası şu ve çok ünlü biri öneriyor diye almakla ne kadar doğru bir seçim yapmış olacaksınız?
- Luna Sandaletlerin online mağazasında ayak numaranıza göre seçim yapabilmek mümkün. Güvenilir bir ayak numarası belirleme sistemi var. Ayakkabı numaranızla aynı olmayabilir. Orada anlatılanı dikkatle dinleyerek numaranızı belirleyin.
- Luna Sandaletler özelinde, bazı modellerinin tabanı daha kalın, bazısı ise daha ince. Kimisi elle bağlama modelli, kimi kilitli. Ben bağlama konusunda becereksiz olduğum için, bir süredir bu modeli alıyorum.
- Koşularınız sırasında herhangi bir sorununuz varsa, bel ağrısı vs.. lütfen en önce ve her zaman mutlaka konunun uzmanı bir doktora danışmayı ihmal etmeyin. Benim belimde fıtık var, koşarak ve yaptığım diğer sporlarla beraber iyi yönetiyor ve iyileşmeyi hareket ederek kolluyorum.
- Ted, bel ağrısı sonrası koşmaya başlayıp iyileşenlerden. Karın kaslarımız, yani “core” güçlendirilince, belle ilgili sorunlar azalıyor, iyileşme olabiliyor.
- Türlü çeşit korku, endişe, bilgi kirliliği ve “koşma kötü olursun” baskısı azalsa da, hala duyulan bir söylem. Uzman, ve spor yapan doktorunuza danışmak, en doğrusu.
- Luna Sandaletlerle de zinhar hiçbir iş birliğim yok. Ve bu bir reklam yazısı ASLA değildir.
- Bu paylaştıklarım tamamen benim KİŞİSEL deneyimlerimdir.
Yonca
“terliksi hayvan”
Ankara Lycée Charles De Gaulle Lisesi ardından Boğaziçi Üniversitesi’nde İngiliz Dili ve Edebiyatı okudum.
7 yaşında gazoz kapağı toplamakla başlayan; orta, lise ve üniversite eğitimi sırasında devam eden farklı iş deneyimlerimi saymazsak, üniversite sonrası sırasıyla; TÜSİAD, Sarkuysan, Commercial Union Sigorta, Yaşar Dış Ticaret gibi şirketlerde farklı görevlerde çalıştım.
[…] rahatsa öyle koşmalı diyorum. Bu konuda detaylı bir yazım var, linkini de buraya ekliyorum: https://4yaprakliyonca.com/kosuayakkabisi/ […]