Yıl 1990’mış. Babam ve ben. Serpil Halamın kızı Yeşim Abla’nın düğünüymüş.
Bana dans etmeyi öğretmişti. Vals, çarliston, swing ve rock’n’roll. Evde de yapardı böyle. Alakasız kaldırır zorla, dans edersin. Acayip sinir olurdum bazen. Boğazım parçalanacak şu an öyle düğümlendim yazıyorum. Kimseleri görecek halim yok!
10 Aralık 1994’de kaybettiğimizden beri -ki o tarihten 5 gün önce gördümdü en son- ilk defa Çarşamba sabaha karşı uçaktan indiğimde bu 15 saniyelik videoda gördüm babamı!
Yeşim Abla yollamış. Alanda kalakaldım bavullar dönerken. 100 kere izledim. Al başa izle ayaklarına bak, enerjisine bak, yüzüne, bıyığına bak. Beni çekişine bak. Zıplamasına bak. Bana gülümsemesine bak. Nasıl eğleniyor bak. Muzip hınzır gülümsemesine trilyarca bak! Bak bak bak! Bak kızım bak. “Ya baba dur yeter” demişimdir kesin de öyle bırakmıştır beni. Bir de zeybek oynadılardı yanlış hatırlamıyorsam.
Ne adamdı be babam! 2 gündür 2 video daha yolladı Yeşim Abla, izleyip susuyorum. 23 sene sonra ilk defa görüyorum babamı. Daha pazartesi ziyaret edip dua ettimdi. “Konuları biliyosun, görüyosun eminim, bi el at” dedimdi. Sel götürüyordu, yağmurdu. Mis gibi toprak kokuyodu. 23 sene! Anmadığımız an yoksa işte tam da bu yüzden. Saf, muzip, zeki, eğlenceli, hani enerjisi tavandan fışkıran, kötülük kelimesini lugattan silmiş, ileriyi gören, insanın ciğerini okuyan, başına ne geldiyse dürüstlükten gelen, çocuk çoook çocuk, kalp kırıklarını al yanaklarına saklayan, keline şaplak attıran keltoş babam.
Ah ulan baba! Her şey tamam da, şu son 5 senedir olacaktın burda! Bi sen, tek sen aslında anlayacaktın beni! Kalbimi av tüfeğinle koruyacaktın! Da işte kendi kalbini koruyamadın, gördüklerin çok incitti sen de gittin. Ben de yemin ederim görüyorum anlıyorum! Çok çalışıyorum korumak kollamak için kalp denen mincik şeyi.
Ultramaratoncu oldum süper güçlerim oldu yine de bi 15 saniyen dizlerimin üstüne çökertti. Olsun. İyi ki bu kadar kırılganım. Ya utanmaz bi duygusuz olaydım!? Arsız bi duygusalım.
Babam çok güzel dans ederdi benim, hem de benimle, ben de! Hep Anlattımdı çocuklara arkadaşlara, işte kanıtı burda. Ağlamak güzeldir arkadaşlar!
Oh be! Koyver rahatla Yonca!
Yonca
“kız”
Ankara Lycée Charles De Gaulle Lisesi ardından Boğaziçi Üniversitesi’nde İngiliz Dili ve Edebiyatı okudum.
7 yaşında gazoz kapağı toplamakla başlayan; orta, lise ve üniversite eğitimi sırasında devam eden farklı iş deneyimlerimi saymazsak, üniversite sonrası sırasıyla; TÜSİAD, Sarkuysan, Commercial Union Sigorta, Yaşar Dış Ticaret gibi şirketlerde farklı görevlerde çalıştım.
Leave a Reply