Söz konusu sağlık olduğunda ağzımızdan çıkan bir cümlenin, verdiğimiz aklın bir sorumluluk olduğunun bilincinde olmamız gerek, değil mi? Corona Virüsü COvid19, Dünya Sağlık Örgütü (WHO) tarafından pandemi ilan edildi.
Paniğe kapılmadan, paniğe neden olmadan da ciddi ve sorumlu davranabilecek şekilde acil durumda nasıl davranılır eğitimi almamız gerek diye düşünüyorum. Bu söylediklerim hem sağlık söz konusu olduğunda hem de deprem gibi doğal afet ve her türlü “force majeur” durum için geçerli.
Nice ülkede uçuşların sınırlandırılıp iptal edildiği, neredeyse sınırların kapatıldığı, İtalya’nın karantina ilan ettiği durumda bile içinde bulunduğum bazı whatsapp gruplarında covid19 salgınına dair espri yapılabilmesini; olan bitenin “geyik” malzmesi olmasını yüzüm kızararak, üzülerek izliyorum. Tepkimi de gösteriyorum. Ben kendimi sorumlu hissediyorum.
Olaya önce şu maddi Dünya açısından yaklaşayım
Bu Dünya para ile dönüyor değil mi? Para her şeyin başı. Para yönetiyor her şeyi ve hepimizi. Dünya’nın çivisini çıkaran para, para uğruna insan sağlığının hiçe sayıldığı nice sektörlerin hep başı çektiği de düşünülürse; yani toprağı, arıyı, tohumu hasta ederek insanlığı önce hasta edip sonra iyileştirme üzerinden para kazanan Dünya düşünülürse diyorum bu yaşananlar bir başka boyut kazanır. Keza, işte bu maddi Dünya, bütün para piyasalarını alt üst etmeyi göze alarak, yani para kaybetmeyi, nice ekonominin batacağını göze alarak hayatı durdurup “dükkanı kapatıyoruz” diyorsa, biraz düşünmek zorundayız değil mi?
Yine dönüyorum geliyorum şu “eğitimli cehalet” konusuna ve kendi kendimizi keni ayağımızdan vurduğumuz nokta hep bu oluyor işte diyorum.
Ülkemiz insanının, ciddi konulara bu ve benzeri tutumla yaklaşarak hangi konuda muasır medeniyete varıp bir numara ve lider olmuş hepimize sormak istiyorum. Veya bu konuları ciddiyetle ele alan ülkeleri örnek almakla ne kazanır ne kaybederiz bir bakmak lazım diyorum.
Yaşadığım ilk ve umarım son pandemi bu olsun. Kendi adıma, evlatlarıma örnek olmak adına, ciddi ve sorumlu davranmak gerek bunu vurgulamaya doyamadım, yazıyorum. Gereken minimum önlemler alınmalı. Bizlerden, bireylerden beklenen de sadece bu.
İyi hep küçük, doğru hep geyik!
Neden bu ülke insanı sürekli önemsenecek şeyleri küçümser? Tıpkı aksanlı Fransızca konuşanı “vays yavrum aksan mı yaptın” diye aşağılaması gibi. Kendinden iyi olan birini hep kendi küçük Dünya’sında eksik/ezik/yamuk/sorunlu/bozuk/engelli gördüğü şeyiyle alçakça sıfatlandırmış olması gibi! Tarihimize, genimize işlemiş bir “Topal Hasan” “Çolak Ahmet” geyiği(!) var mesela, ve bunları hep birlikte bi düşünüp düzeltmek de bizim sorumluluğumuz değil mi?
Empati?
Covid19 Corona Virüs salgını yaşanırken, etrafımda hissettiğim bir de empati yoksunluğu salgını var.
Mesela ben bu sabah bir anne olarak kızımdan, Amerika’dan gelen haberlerle bambaşka duygulara uyandım! Dubai’de yaşıyorum ve her iki ülkenin aldığı türlü kararlarla bugün itibariyle benim Amerika’da okuyan çocuğuma ulaşma gitme/getirme/gelme şansım çok belirsiz. Çok büyük riskleri göze almamız gerek ailecek. Hayatlarımız çok farklı boyutlarda etkilendi olanlardan. Birçok arkadaşım da bizim durumumuzda. Evlatlarımızın çoğu bizden uzak. İngiltere’de olanlar başka sorunlar yaşıyor, Amerika’da olanlar bambaşka. Türk vatandaşıyız, Dubai’de yaşıyoruz. Kapılar kapanıyor birer birer. Bazı arkadaşlarımızın işi gücü ciddi risk altında. Dünya’da ne çok insan işlerini kaybetme, hayatlarını kaybetme eşiğinde. Çocukların eğitimleri, hayatları etkilendi bile. Ekonomiler sarsıldı çoktan.
O kadar üzgünüz ki!
Bir arkadaşım Riyad’da mahsur. Gelirse geri dönemez, dönemezse işi ne olur, belki kaybeder. Çocukları burada ve o ne zaman dönebilecek bilmiyoruz. Bir sürü bilinmeyenle yaşıyoruz.
Nasıl olur da bir başkasının sancısı, çaresizliği, hastalığı bizi bu kadar duyarsız olduğumuzun bile farkında olmadığımız bir hale sokabiliyor sormak istiyorum?
Canım “zaten ölen sayısı yüzde bilmem kaç, çok da fifi baksana gripten ölen daha çok” deniyor. A benim canım işte sen ben ve bir sevdiğimiz o yüzdenin içinden olmadığı için bunu söylemek çok kolay! Ve şu kadarcık insan ölmüş sayı az demek nasıl bir vicdan? İnsan bir sayı mı? Can o can!
Ben, arıların canını kurtarmaktan bahseden Yonca olarak, hiçbir durumda can söz konusu olduğunda çok da fifili cümle kuramıyorum.
Panik gereksiz, ama dalga geçmek de bir o kadar yersiz!
Ayrıca, nice başka hastalıktan ameliyat olmayı, tedavi olmayı bekleyen insan, covid19 virüsü yüzünden dolan hastanelerde kendi tedavilerini göremedikleri için de risk altında!
Bunları yazarken boğazımda bir yumru. Evladımla aramda kıtalar var.
Tek tesellim bilinçli ve sorumluluk sahibi, neyin öncelik ve önemli olduğunu bilen; uzman doktorca gerekli görülmedikçe şeker niyetine herhangi bir ilaç kullanmamış olduğundan bağışıklık sistemi güçlü çocuklar yetiştirmiş olmak.
Sağduyulu ve sorumlu bir birey olarak, hepimize ve tüm canlara sağlıklı bir ömür dilemek için gereken ciddiyeti gösterelim demekten başka sözüm yok.
Yonca
“Hayat>geyik”
Ankara Lycée Charles De Gaulle Lisesi ardından Boğaziçi Üniversitesi’nde İngiliz Dili ve Edebiyatı okudum.
7 yaşında gazoz kapağı toplamakla başlayan; orta, lise ve üniversite eğitimi sırasında devam eden farklı iş deneyimlerimi saymazsak, üniversite sonrası sırasıyla; TÜSİAD, Sarkuysan, Commercial Union Sigorta, Yaşar Dış Ticaret gibi şirketlerde farklı görevlerde çalıştım.
Leave a Reply