• 08/05/2016

Kafesteki hayat

Kafesteki hayat

Kafesteki hayat 150 150 Yonca Tokbaş

Aslan Cem’e 2 tane muhabbet kuşu gelmişti Sevda ablasından hediye.

Köpeğimiz Ginger Bey de olduğundan, hepimiz sürekli diken üstünde pür dikkat haldeyiz, kaşla göz arası bir facia olmasın diye.
Hatta daha da çok dikkat ediyoruz; çünkü 1,5 senedir bir de “Madam Alaska Koko oldu Sokak kızı İrma” adlı kedimiz de var.
Salonda kedimizin atlayamayacağı, köpeğimizin havlayarak terör yaratamayacağı bir noktaya yerleştirdik.
Bu yaz şöyle bir şey oldu. Bizim muhabbet kuşları muhabbet ve aşkla önce bir tane bebek sahibi oldular. Sonra ikinci geldi. Sonra üçüncü ve dördüncü.
Bir anda o kafesin içinde kuşlarımızın nasıl yumurtladığına, nasıl yumurtadan yavruların çıktığına… O bozuk ve meşgulde takılmış telefon sesi ile hayatlarına başladıklarına, yumurtadan çıkıp kafes içindeki minicik yuvalarında nasıl anne ve babalarının onları beslediğine tanıklık ettik.
Beni en çok duygulandıran şey o yavru kuşların yuvadan kafalarını uzattıklarında henüz dışarı çıkma zamanlarının gelmediğine karar veren annelerinin kafalarını gagalayarak içeri sokması oldu.
Çünkü aynı annenin, zamanı geldiğinde yavruların o minik yuvanın kapısından çıkma izni verdiğine de tanıklık ettim.
Önce kafasını çıkardı yavru. Anne sürekli yan tarafta hazırda durdu.
Önce tek kanadını dışarı çıkardı, anne bır bır bır bir şeyler anlatırken baba az aşağıda sanki düşerse tutmak için beklermişçesine hazırdı.
Sonra diğer kanat dışarı çıktı. Hop oradaki çubuğa, oradan kafesin zeminine pıt diye düşünce, yanına uçtular.
Nasıl bir pırlama durdukları yerde anlatamam. Sanırsın evde helikopter var.
Pırrrrr pırrrr sürekli kanat çırparak yavruya nasıl kanat çırpacaklarını gösterip taklit etmesini, öğrenmesini sağladılar.
Sonra da kafesin içinde uçmayı öğrettiler. Zıplamayı, salıncakta dengede sallanmayı.
Sonra artık uçabilene yem taşımayı kestiler.
Beni aldı derin düşünceler. Bir kafeste 6 kuş! Daha da yumurtlayabilirler…
Kafeste yaşam gerçeği çarptı yüzüme.
Tek bildikleri yaşam alanı bu.
Kedimizi köpeğimizi odada tutsam da, dışarıda uçmayı bilmiyorlar, çarpacaklar sağa sola, yaralanacaklar.
Ne çok düşünce içimi parçaladı anlatamam size. Onlara baktıkça kendimi, insanlığımızı gördüm. Caniliğimizi!
Nasıl da kafese koymuşuz canları. Nasıl da olmadık bi hayata uyum sağlamaya zorlamışız.
Nasıl da zayıflatıp korunmasız hale getirmişiz. Süs olsun diye, bencilce, düşüncesizce, canice!
Kendimize, çocuklarımıza yaptığımız da bu işte.
Özgürlük doğamızdayken kafesteyiz hepimiz, kafese tıktığımız tüm hayatlar gibiyiz biz de.
Bir ara bahçemizin tepesine file gerdireyim diye düşündüm. Ama kocaman kuşlar var. Onlar rahat bırakmayacak.
Sürekli şakıyorlar ve de… Onlar şakıdıkça boğazımda bir yumru.
Küçücük dünyalarında yaşadıkları aşk, sohbet muhabbet, yaşadıkları ortama sağladıkları uyum ve her koşulda doğal süreçlerine devam edebilmeleri, bu nasıl bir güç! Doğanın gücü!
Size bunları yazarken gözümde yaşlar…
Sonra kafeste kavgalar da başladı. Anladım ki, “yuvadan uçma” vakti geldi.
Gecelerce düşündüm, çocuklarla konuştuk.
Dubai’de yaşayan Türk kadınlarına kurduğum bir yazışma grubumuz var, Sultans of Dubai, oraya yazdım durumu. Sevecek, yuva olacak birilerini arıyoruz diye.
Ne kadar duyarlı insanlar var diye mutlu oldum.
Onlara gözü gibi, canı gibi bakacak 2 aile geldi.
Ah o ayrılma sahnesini anlatamam. Kalp krizi geçireceğim sandım, kalbim sanki öylesine sıkıştı, acıdı, ağrıdı. Anlattım onlara sizi çok sevecek birileri var, çok mutlu olacaksınız eminim diye…
Derin bir sessizlik oldu kafeste. Anladılar resmen!
İki üç öpüşme, yemin ederim başlarını okşadılar.
Kafesten aldım, diğer kafese.
İki ayrı kafeste yan yana durup bakışıp konuştular karşılıklı.
Kuşlar yuvadan uçtu.
Bir zamanlar bizlerin yuvalarımızdan uçtuğu gibi, çocuklarımızın uçacağı gibi…
Ne kadar kafes varsa bu dünyada hepsini kırmak istiyorum! Midemde öylesine kramplar şu anda!
Kendimizi ve çocuklarımızı, tüm canlıları içine hapsettiğimiz tüm kafesleri. Dünyada kafes yok! Hepsini biz yaptık, yarattık!
Dilerim hiçbir yavru, hiçbir canlı kafeste doğmasın.
Dilerim hiçbir can, doğasından ayrı, doğasına aykırı ortamlara mahkum edilmesin.
Tüm yuvadan uçan yavrulara dileğim, kafeslerden uzak, bir ömür boyu özgürlük!
Yonca
“kanadı kırık”

 

Leave a Reply